The Internet of Things (IoT)
Geçtiğimiz yıl içerisinde muhteşem bir ivme kazanan The Internet of Things; özellikle tüm tasarım firmalarının ana gündem maddesi haline gelmiş bulunuyor. Peki nedir IoT, gelecekte bize ne gibi yararlar ya da zararlar getirecek, alt yapımız şu an buna hazır mı, ne kadar gerekli; bu ve bunun gibi sorular hala bir çok tasarımcı ve ürün geliştirici için oldukça önemli.
Kısaca IoT’nin geçmişine bakarsak tarih bizi ilk ağ sayılabilecek iki cihazın birbiri ile konuşmasına kadar götürebiliyor. Fakat kullanıcıların ve üreticilerin IoT’de mihenk taşı saydıkları ilk yer hepimizin her gün kullandığı bilet gişeleri ve kola makineleri.
Günümüzde internet su ve elektrik gibi genel ihtiyaçlar arasındaki yerini aldı. Bunun yanında yine akıllı cihazlar da telefonlar ile birlikte çevremizi kuşatmaya başladı. Özellikle 3G ve 4G teknolojileriyle birlikte internete ulaşım her yerde mümkün hale geldi. Tüm bunlar yeni bir sektör doğurdu ve tüm cihazları internetten yönetme fikri doğmuş oldu.
Firmalar Özellikle 2000’li yılların başından itibaren zaten endüstriyel alanda adı “cloud” olmasa da bir ağ mevcuttu ve şirketler cihazların çalışmalarını ve hata durumlarını SCADA benzeri programlardan izleyebiliyorlardı. Yalnız bunlar hem profesyonel kullanıcılar içindi hem de evsel uygulamalara yönelik tasarlanamıyordu. Bu konsept içerisinde ise SCADA gibi uygulamaların kullanıldığı Smart House fikirleri ön plana çıksa da çok yaygınlaşmadı. Bundaki asıl nedenlerden biri internetin her alanda bulunamaması, kabloya bağımlılık, cihazların kompleks oluşu, kolay ulaşımın olmayışı ve tasarım zorluğu gösterilebilir.
Yalnız 2G bağlantı ile birlikte akıllı telefon ve tablet cihazların çıkışından sonra, silikon entegre üreticileri de kolay kullanılabilir GPRS modüller çıkarmasıyla birlikte özellikle cihazların internete bağlanmasında bir patlama yaşandı. Özellikle araç takip sistemleri üreten firmalar bir bir kurulmaya başladı. Duraklarımızda otobüslerin geliş sürelerini gördük, otobüslerde nerede olduğumuzu monitörlerden izler olduk hatta araç içi kameralardan anlık görüntüleri merkezlere ilettik. Yalnız yine de tüm bunlar ev kullanıcılarına kadar inemedi.
Daha sonrasında firmalar merkeze günlük mesaj atan akıllı sayaçlar çıkararak evlere yavaş yavaş girmeye başlandı. Özellikle merkezi ısıtma ile ısınan apartmanlarda kullanıcılar bilgilendirilebilecek hale geldi.
Tüm bunlarla birlikte internetli uygulamalar evimize girmiş oldu ve cihazları açıp kapama ile birlikte ilk IoT uygulaması doğmuş oldu. Özellikle akıllı telefonlar ile birlikte uzaktan kontrol edilen ve sadece aç/kapa yapan uygulamalar oldukça fazla tutuldu.
Geçtiğimiz günlerde ise Google özellikle ev otomasyonu ürünleriyle bilinen Nest firmasını satın alarak tüm dünyaya bir mesaj iletti; Google IoT ile evlere girmek istiyor!
Peki IoT bize ne sağlayacak?
Öncelikle her şeyi izleyebilmek ve kontrol etmek mümkün hale gelebilecek. Örneğin telefonunuz, tabletiniz ya da bilgisayarınızla birlikte evdeki her şeyi; banyo su sıcaklığından, kombinize, tüm elektrikli cihazların aç/kapa kontrolünden güvenliğe kadar büyük bir yelpazeyi kontrol edebileceğiz. Bunun yanında fütüristik de olsa kişileri uzaktan takip edebileceğiz; örneğin okula giden çocuğumuzun gerçekten okula mı gittiğini görebileceğiz.
Bu ve bunun gibi uygulamalar ise sıkı güvenlik sistemleri gerektirecek ve bu tarafa yatırım yapan firmalar da ciddi miktarda yükselişe geçecekler.
Gelecekte bir cihaz aldığımızda ilk bakacağımız şey telefonumuzla kontrol edip edemediğimiz olacak gibi gözüküyor. Küçük ama akıllı bir çok cihaz çevremizi donatacak, bunun yanında internet daha da vazgeçilmezimiz olacak. Bu insanların hayatını kolaylaştıracağı kadar vizyonumuzu da çok geliştirecek.
Sonuç olarak gelecek bir çok şeye gebe; biz tasarımcılara da bunları takip etmek düşüyor.